Перевод: с французского на турецкий

с турецкого на французский

doğru bir çizgi

См. также в других словарях:

  • cizgi — bax xətt 2. Kosa dik bir cizgi çəkir, sonra yanlardan onu qarmaqla bağlayır. S. R.. Gözlərinin kənarlarından gicgahlarına doğru uzanan cizgilər onu daim gülümsər göstərirdi. M. Rz …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hiza — is., Ar. ḥiẕāˀ Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu Çarşafların kenarları perdelerle bir hizada mıydı?. M. C. Kuntay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hizaya gelmek hizaya getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HAREKET-İ MÜSTAKİME — Fiz: Doğru bir çizgi üzerinde olan hareket …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • eğik — sf., ği 1) Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev 2) Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan 3) Bükülmüş Başı yine yere eğik, sol kolu yine kalçasındaydı. Ö. Seyfettin 4) is., mat. Dik veya paralel olmayan doğru… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düz — 1. sf. 1) Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan Düz tahta. 2) Kıvrımlı olmayan, doğru Düz çizgi. 3) Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi 4) Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı) 5) Yayvan, altı derin olmayan Düz kayık. Düz tabak. 6) Kıvırcık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eğri — sf. 1) Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı Eğri bir yol. 2) Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves Eğri kılıç. 3) Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail Eğri bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dikey — sf., mat. 1) Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi a, b doğrusuna c noktasından dikey bir doğru indirilince 90 derecelik açı oluşur. 2) zf. Dik olarak Birleşik Sözler dikey geçiş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taban — 1. is. 1) Ayağın alt yüzü, aya 2) Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı 3) Ayakkabının alt bölümü 4) Kaide 5) Bir şeyin en alt bölümü 6) Değerlendirmede en alt derece 7) Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»